Sanatçı Saruhan, ‘dışarıya taşan’ yedi yıllık cezaevi hayatını anlatıyor: Suskunluk sarmalı, kötülüğün sürekliliğine sebep olur

Doğanın Büyüleyici Döngüsü: Oyuk ve Bitkicik

Dilan Cudi Saruhan

Oyuklar üzerine bir şeyler düşünüyorum.

Düşüncemin ardında, duvar dibinde küçücük bir oyuk keşfediyorum. Hemen yakın takibe alıyorum. Her gün suyla temas ettiğini fark ediyorum. Bu yüzden nemli ve rutubetli… Bir süre bu böyle devam ediyor. Ardından minik yeşil kabarcıkların oluştuğunu görüyorum. Ertesi gün, oyuk etrafında irili ufaklı ama daha çok minik karıncaların yol aldığını gözlemliyorum. Oradan oraya koşuşturan hayvancıklar, sırtlarında bir şeycikler…

Birkaç zaman sonra, yeşil kabarcıklar miniklikten biraz daha büyükçe bir adıma evriliyor. Bu böyle günlerce sürüyor. Ben de ısrarla oyuktaki gelişimi takip ediyorum, peşini bırakmıyorum. “Bak işte,” diyorum, “bir şeyler ortaya çıkmaya başladı.” Onlarca kabarcık tutan incecik, cılız bir bitki milim milim boy veriyor. Güneş farklı bir açıdan bitkicikle temasa geçiyor. Gün ısısı arttıkça büyümeye devam ediyor. İşte, var olmanın mucizevi dokunuşları…

Birbirimize benzediğimizi düşünüyorum. İnsan ve doğa, ama önce kadın ve doğa…

Tüm aykırılıklara rağmen boy veren doğa, boy veren kadın… Bu sırada bitkicik büyümeye devam ediyor. İnce, cılız gövdesinde dışarıya doğru dış bükey çıkıntılar beliriyor. Sanırım, bunlar yaprak… Mucizeler silsilesi…

Yağmura tutulduğunda ya da dara düştüğünde bir oyuk bulmalısın. Kendine bir yer açmalısın. Yoksa bile, eşeleyerek bir köşeye tırnaklarını geçirmelisin. Büyütmelisin mesela… Oyuk barındırır, saklar, korur seni. İşte bu yüzden önemlidir oyuklar. Kapatılmamalı, tıkamamalı. Hani zor da olsa yaşarsın ya, sen de o minik bitkicik gibi…

Bizim buralarda böyle… Kendimize ait yerler yapıp oralarda büyüyoruz. Tabii zor oluyor. Sağlık koşulları kötü. Ama boş veriyorsun, yine de o minik bitkicik gibi var oluyorsun. Kendi kendine büyümeye çalışıyorsun. Özlem yüklü, doğa kokulu hayaller kuruyorsun. Güç de veriyor bu hayaller. Ne de olsa doğanın çocuğuyuz biz. Ama şimdi doğanın çocuklarının çocuklarıyız. Dünyayı ağaçsız, kadını doğasız düşünemiyorum. Aynı yola çıkan ama farklı alengirli iki yol gibi… Belki de bu yüzden inat edişimiz. Ağaç kökleri kadar güçlü bir direnişimiz ve olur olmadık yerlerden çıkışlarımız…

İyileşmek, yaralarını sarmak istiyorsun oyukta. Ama karşına, sana engeller yaratan, daha da hasta eden apoletliler takımı çıkıyor. Bileklerine yarım kilo ağırlığında iki bilezik takıyorlar. Birbirine bağlı, hareket ettikçe bileklerini çizen etini sıyıran. Metal kokulu çelik kelepçeler…

Kelepçeli muayene, insan aklına aykırıdır. Yasakları üreten ise insandır. Ama insan yasaklardan büyüktür. O halde yazan insansa, aşan da insandır. Böylece her seferinde muayene olmadan geri dönüşler…

Peki ya bu dönüşler nereyedir?
Bambaşka bir çileye daha… Onlarca ağır söz, hakaret, tartışma… Sineye çekilmez ki bunlar. Apoletlilerin şiddeti…
Başka bir hasta oluş daha…

Bedenimin tam ortasında bir yara: Adı ülser… Yasaları yazan erkekler… Bize okuyan ise kadınlar.
Birileri kitap okumamızdan, not almamızdan, yanımızda bulundurmamızdan rahatsız… Yoksa ne diye kotayla kitap sınırlandırılır ki?
Bu sorunun cevabı için henüz bir yanıt üretilmedi.

Bak, yine bir şiddet hali… Öyle ince detaylarla düşünülmüş, öyle bir sistem kurulmuş ki… Her şey kılıfına uydurulmuş. Organize işler bunlar. Oyuk sakinleri için kötülük kokuyor. Başka bir kapatılma hali… Adı: Gözlem Kurulu.

Ben buna “gözetleme çetesi” diyorum. Her şey kanuna göreymiş gibi duruyor. “Gelişim” adı altındaki denetimin daha resmisi bu.
Özgürlüğe karşı yaratılan belirsizlik…
Modern çağda şiddet uygulamanın bir başka adı: Gözlem Kurulu soruları.

Saatlerdir düşünüyorum: Daha nasıl anlatabilirim?
Ne kadarını kelimeler karşılayabilir ki?
Bunları hangi sözcükler ifade edebilir?
En son oyuklar demiştim.

Bir bitkicik yerinden sökülüp götürülürken, başka bir bitkicik onun yerine yerleşiyor. Bu da doğanın kanunu. Tıpkı bizim gibi… O kuytu köşedeki oyukta; kokusu, rengi, şekli ve duruşuyla…

Sonra cezaevi hayatı dışarıya taşar çünkü disipline edilecek insanlar, artık tel örgülerle değil, bakışlarla, denetim cihazlarıyla, kurum içi prosedürlerle, sorgulayıcı bakışlarla ve hatta dostça sorulan sorularla çizilir. Apoletliler kılık değiştirir. Çeşitten çeşide bürünüp amip gibi her yerde gezerler. Artık gardiyanlar dışında başka apoletliler de vardır. Ve “emek hırsızları” ile “vurdumduymazlar takımı”, bu sistemin süregitmesini sağlayan pasif çoğunluktur -susarak, görmezden gelerek, ortak olarak-…

Sonuç olarak suskunluk, itaati doğurur; itaat, suçu görünmez kılar; görünmeyen suç, kötülüğün sürekliliğine sebep olur.

Ben bir heykeltıraşım.

Gündelik tüm ayrıntılarımla, yarattığım koşullarla bir oyuktan büyük sarkıt ve dikitlerin olduğu bir mağara yontuyorum.

Böylece hayatta kalmayı başarıyorum. Kendine ait bir oyuk yaratmalı insan… Kimselerin işgal edemediği, ihlal edemediği… Herkese bir sığınak olmalı oyuk.
Şiddetin, acının ve kötülüğün uğramadığı…

Özgürlüğe yaklaşırken; tüm oyukları sıklaştırmalı ve taş üstünde taş bırakmamalı.

Related Posts

Efsane müzisyen Roger Waters, vahşice katledilen Filistinli kadınlar için beste yaptı

Efsane müzisyen Roger Waters, vahşice katledilen Filistinli kadınlar için beste yaptı

Sinemalarda bu hafta: Dokuz yeni film vizyonda

Sinema salonlarında bu hafta aksiyondan gerilime, dramdan animasyona dokuz film vizyona girecek.

Hayata bakışınızı değiştirecek bir Hamlet: 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı açıklanmaya devam ediyor

Hayata bakışınızı değiştirecek bir Hamlet: 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı açıklanmaya devam ediyor

15 Temmuz resmi tatil mi? 15 Temmuz’da özel sektör ve bankalar çalışıyor mu? 2025 resmi tatil takvimi

15 Temmuz resmi tatil mi olacak, sorusu Temmuz ayının üçüncü haftası yaklaşırken milyonlarca kamu ve özel sektör çalışanının gündeminde yer alıyor. Bu sene de 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde yurt genelinde anma törenleri ve etkinlikler düzenlenecek. Pazartesi gününe denk gelen 15 Temmuz’da resmi kurumların çalışma durumuna göre planlarına yön verecek olanlar, resmi tatiller takvimine yoğunlaştı. Kurban Bayramı sonrası 15 Temmuz tatiline yönelen özel sektör çalışanları, bu tarihte çalışmaları durumunda mesai ücreti alıp almayacaklarını da merak ediyor. Mevzuata göre resmi tatil günlerinde kamu kurumları kapalı oluyor. Peki, 15 Temmuz tatil mi, yarım gün mü, bankalar çalışıyor mu? 15 Temmuz hangi gün? İşte, o konular hakkında ayrıntılı bilgiler.

Mehmet Murat Çalık kimdir, ne ameliyatı oldu, hastalığı ne? Tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık için tahliye talebi

Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmaları kapsamında 23 Mart 2025’te tutuklanmıştı. Daha önce iki kez kanser tedavisi görmüş olan Çalık’ın cezaevinde sağlık durumunun kötüleşmesi, boynunda tespit edilen kitle nedeniyle ameliyata alınması ve lenfoma şüphesi, sağlık durumunu gündeme taşıdı. Avukatlarının acil tahliye talebi ve CHP’den gelen tepkilerle birlikte Çalık’ın sağlık durumu merak ediliyor. Peki, Mehmet Murat Çalık kimdir? Murat Çalık ne ameliyatı oldu, hastalığı ne? İşte tahliye talebinin detayları

Bursa abonman kalktı mı? Burulaş duyurdu: Bursa toplu taşıma zamlı ücretleri Temmuz 2025

Bursa’da toplu taşıma ücretlerine gelen zam ve abonman sisteminin kaldırıldığına dair iddialar, şehirde yaşayan vatandaşların gündeminde. Burulaş tarafından 7 Temmuz 2025 tarihinde duyurulan yeni zamlı tarifeler, BursaRay, otobüs, tramvay ve özel halk otobüslerinde uygulanmaya başlandı. Peki, Bursa abonman kalktı mı? Bursa toplu taşıma yeni ücretleri 2025 ne kadar oldu? İşte Bursa toplu taşıma zamlarıyla ilgili tüm detaylar…