Sosyal Medya da Sosyal Fobiyi Destekliyor!

“`html

Sosyal Medya ve Sosyal Fobi: Uzmanlar Uyarıyor

Sosyal medya, sosyal fobi gelişimini olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, bu psikolojik durumun genellikle çocukluk döneminde başladığını ve ergenlikte zirveye ulaştığını vurguladı.

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal fobinin çocuklarda sıkça görüldüğünü belirterek, “Zeki çocukların eğitim hayatlarındaki başarı düşüşünün ardındaki yaygın sebeplerden biri sosyal kaygı bozukluğudur.” diye ifade etti.

Prof. Dr. Tarhan, sosyal fobisi olan bireylerin kendilerini değersiz hissetmelerinin özgüven eksikliğine ve psikolojik sorunlara yol açabileceğini dile getirerek, “Toplumumuzda sosyal fobi destekleyici bir kültürel yapı mevcuttur.” dedi. Ayrıca, sosyal medyanın etkisinin altını çizen Tarhan, “Günümüzde çocuklar sürekli izleme davranışında bulunuyor. Bu durum, ileride pasif bireyler haline dönüşmelerine yol açabilir. Aktif ve sorgulayıcı bireyler yetiştirmek istiyorsak, çocukların hata yapmalarına izin vermeli ve ekran sürelerini kısıtlamalıyız.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Tarhan, sosyal fobi konusunu derinlemesine ele aldı.

Sosyal Kaygı ve Sosyal Fobi: Ne Fark Var?

Prof. Dr. Tarhan, sosyal fobisi olan kişilerin utangaçlıklarının daha yoğun bir şekilde yaşanıldığını belirtti. “Bu durum, bireylerin kariyerleri ve günlük yaşamları üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Sosyal fobi, bireyin yeteneklerini sergilemesine engel olur. Sosyal kaygı ve sosyal fobi arasındaki farkı iyi anlamak gerekir.” sözlerini ekledi. Anadolu kültüründe utangaçlığın yüceltildiğinden bahseden Tarhan, bunun sosyal kaygıyı besleyen bir faktör olduğunu ifade etti. “Sosyal fobi yaşayan bir öğrenci için sınıfta konuşmak adeta bir işkence haline gelir; bu durum, performanslarını olumsuz etkiler.” diye ekledi.

Çekingen Kişiliklerin Yalnızlığı

Çekingen kişiliklerin, içe kapanık olduklarını ve istemedikleri halde yalnız kaldıklarını anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişiler sosyal ortamlardan kaçınma davranışları sergilerler. Kalabalık bir ortamda olduklarında herkesin kendilerine baktığını düşünerek gerilim yaşarlar.” dedi.

Sosyal Kaygı Oranı Endişe Veriyor

Yapılan araştırmalar, dünya genelinde 16-29 yaş aralığındaki gençlerin %36’sında sosyal kaygı olduğuna işaret ediyor. Prof. Dr. Tarhan, bu durumun gelişmiş toplumlarda daha yaygın olduğunu, gelişmemiş bölgelerde ise daha az görüldüğünü belirtti. “Gelişmekte olan ülkelerde rekabet, sosyal kaygıyı artırabiliyor.” dedi.

Sosyal Fobi

Sosyal fobisi olanlar güvenli alanlarda kaygı hissetmiyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bazı çocukların evde kendilerini güçlü hissettiklerini, dışarıda ise tersi bir tutum sergileyebildiklerini belirtti. “Sosyal fobisi olan bireyler, kendilerini güvende hissettikleri ortamlarda bu kaygıları fazla hissetmezler.” biçiminde konuştu.

Mizah ve Kaygı Azaltma Yöntemleri

Mizahın sosyal fobiyi minimize etmede etkili bir araç olduğunu vurgulayan Tarhan, kaygıya karşı tolerans geliştirilmesinin önemine de değindi. Sosyal kaygı yaşayan bireylerin, bekletici kaygılar yaşadıkları için kaçınma davranışları gösterdiklerini ifade etti. “Kimi zaman liderlik anlayışı, bireylerin kaygılarını gidermede büyük rol oynar. Güven esasına dayalı bir liderlik anlayışı, bireylerin rahatlamasına yardımcı olabilir.” dedi.

Sosyal Fobinin Ciddiyeti ve Tedavi Yöntemleri

Sosyal fobi tedavi süreçleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Tarhan, “Sosyal fobi çoğu zaman çocuklukta başlar ve genellikle ergenlikte yoğunlaşır. Tedavi süreçlerinde bireylerin otomatik düşüncelerine odaklanırız. Virtual Reality (VR) gözlükleri ile korkuların üstesinden gelmek mümkün hale gelir.” diye belirtti. Ayrıca, “Sosyal kaygısı olan bireyler kendilerini kaderci düşüncelerden uzak tutarak risk almayı öğrenmelidirler.” dedi.

Kültürel Yapıların Etkisi

Prof. Dr. Tarhan, Türkiye’nin sosyal fobiyi destekleyen bir yapısıyla büyüdüğünü, çocuklara hata yapma hakkı tanınması gerektiğini vurguladı. “Anne babalar, çocuklarının hata yapmalarına izin vermeli, başarmaları için onları desteklemelidir.” şeklinde önerilerde bulundu.

Sosyal Medyanın Rolü

Son olarak, sosyal medyanın etkisi üzerine yorumda bulunan Prof. Dr. Tarhan, “Sürekli bir şeyler izleyen çocuklar, hayata aktif şekilde katılamayacak şekilde pasifleşiyor. Hedefimiz, sorgulayıcı bireyler yetiştirmekse, ekran sürelerini sınırlandırmalı ve hata yapmayı öğrenmelerine yardımcı olmalıyız.” dedi. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

“`

Related Posts

Yorgun, gergin, huzursuz musunuz? Nedeni bu olabilir

Yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte vücudun su ihtiyacı da yükseliyor. Uzmanlar, yeterli su tüketiminin sadece fiziksel sağlık için değil, ruhsal denge ve stres kontrolü açısından da kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Dubai’den geldiği Bursa Şehir Hastanesi’nde, sağlığına kavuştu

Kalp yetmezliği şikâyetiyle Dubai’den gelerek Bursa Şehir Hastanesi’ne başvuran Kathleen Kaye Concepcion Alcos (33), minimal invaziv yöntemle gerçekleştirilen başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu.

Prof. Dr. Çelik: Zayıflama baskısı gençleri anoreksiya riskiyle karşı karşıya bırakıyor

Prof. Dr. Çelik: Zayıflama baskısı gençleri anoreksiya riskiyle karşı karşıya bırakıyor

The Wall Street Journal yazdı: Zayıflama iğneleri sadece kilo verdirmiyor

Amerikan gazetesi The Wall Street Journal, Ozempic ve benzeri zayıflama iğnelerinin sadece şeker ve obezite değil; kalp, karaciğer, artrit, uyku apnesi ve Alzheimer gibi birçok hastalıkta da umut verdiğini yazdı. Ancak uzmanlar uyarıyor: Bu ilaçlar herkese göre değil. Bilinçsiz kullanım, beslenme bozukluğu ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca maliyet, yan etki ve erişim hâlâ büyük engel.

Geceleri aç uyanıyorsanız dikkat: Bu durum bir hastalık habercisi olabilir

Gece uykusundan açlık hissiyle uyanmak sadece psikolojik değil, gizli bir metabolik hastalığın habercisi olabilir. Uzmanlar, bu durumun gizli hipoglisemi ve insülin direnci gibi ciddi sağlık sorunlarına işaret edebileceğini dile getirdi.

Yeni diyabet türü resmi olarak tanındı: Tip 5’in sebebi yetersiz beslenme olarak belirlendi

Yetersiz beslenmeyle bağlantılı bir diyabet türü olan ‘Tip 5 diyabet’ Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından resmen tanındı.